A -
B -
C -
Ç -
D -
E -
F -
G -
H -
I -
İ -
J -
K -
L -
M -
N
O -
Ö -
P -
R -
S -
Ş -
T -
U -
Ü -
V -
Y -
Z
BABÜR (E) : Böbürlenme; Hindistan'da büyük Müslüman Türk devletinin kurucusu
BADE (K) : şarap, içki
BADEM (K) : Gülgillerden ülkemizin her bölgesinde yetişen ağaç; Bu ağacın yaş ve kuru yenen meyvesi.
BADİ (E) : Rüzgara veya havaya ait.
BADİYE (K) : Çöl, kır.
BAĞATUĞ (E) : Cesur yiğit.
BAĞDAGÜL (K) : Değeri ölçülemeyen gül.
BAĞLAN : Büyük bir kuş türü
BAHA (E) : Güzellik, zariflik; Parıltı; Alışma, dadanma; Bahailik mezhebinin kurucusu.
BAHADDİN (E) : Dinin güzelligi. Dinin değerlisi. - Türk dil kuralı açısından "d/t" olarak kullanılır.
BAHADIR (E) : Savaşlarda yılmazlığıyla üstünlük kazanan kişi, yiğit, kahraman
BAHAR (K) : Kışla yaz arasındaki mevsim, ilkyaz; Güzellik, güzel, genç, taze; papatya; Put, çelipa, sanem; Atılmış pamuk; Ölçek; Karanfil, tarçın, karabiber gibi kokulu şey.
BAHAULLAH (E) : Allah katında değer ve kıymet sahibi.
BAHİR (E) : Deniz, derya; Yalancı, ahmak, alık; Ekin sulayıcı, sulayan; Belli, besbelli, açık, apaçık; Işıklı, parlak, güzel.
BAHİRA (K) : Kulağı yarık dişi deve veya koyun. Hayvan yavru doğurduğunda veya 5 yavru dişi olduğu zaman hayvanın kulağı kesilerek belirtilirdi. - Kur'an-ı Kerim, bu adetleri kaldırmıştır.
BAHİRE (K) : Işıklı, parlak, güzel; Dikenli ağaç; Açık, apaçık; Çok koşan cins deve; Vapur.
BAHİSE (K) : Söz eden, bahseden.
BAHİT (E) : Bahtı açık şanslı.
BAKİYE (K) : Şehvetli kadın; Ağlayan kadın. Hüzünlü kadın.
BAHRİ (E) : Denize ait denize mensup, denizle ilgili; Denizci, levent; Tüyünden kürk olan, patkada denilen, gagası kaşığa benzer bir çeşit deniz ördeği.
BAHRİYE (K) : Donanmaya ait; Libya çölünde vahalar grubu; Gönlü geniş, cömert vaha gibi verimli.
BAHTINUR (K) : Talihli, şanslı, yazgısı parlak.
BAHTİSER (K) : Talihli, şanslı, iyi yazgılı. İşleri başından beri iyi giden.
BAHTİŞEN (K) : Talihi, kaderi, kısmeti şen, İkbal
BAHTİYAR (K/E) : Bahtlı, talihli; Mesud, mutlu.
BAKANAY (K/E) : Gökyüzünde duran ay, açık seçik.
BAKİ (E) : Kalıcı, sürekli, devamlı. Varlığının sonu olmayan. Ölümsüz; Artan, kalan, geriye kalan; Korunmuş.
BAKİNAZ (K) : Sürekli nazlanan, çok nazlı.
BAHUR (E) : Fazla sıcaklık
BAKLAN : Büyük bir kuş türü
BALA (E) : Çocuk yavru; Yüksek, yüce, yukarı, (bkz. Ali); Azat; Yedek atı.
BALABAN (E) : Çocuk bekçisi; Gürbüz canlı, cüsseli, insan veya hayvan.
BALAHATUN (K) : Üstün, asil kanlı. Değerli soy mensubu.
BALAMİR (E) : Eski bir Türk kağanı. (IV. yy.) Alanları ve Ostrogotları yenerek batıya sürdü.
BALGIN (K) : Bala doymuş; çok tatlı, bal gibi.
BALHAN (K) : Hazar denizi sahilinde Anuderyanın eski yatağının denize vardığı yerde bir dağ silsilesi.
BALIM (K/E) : Benim balım, tatlım - Çok sevgili, samimi arkadaş; Kardeş.
BALİ (E) : Eski, koca, köhne.
BALİSOY (E) : Eski, köklü soydan gelen.
BALK (E) : Şimşek.
BALKAN (E) : Sarp ve ormanlık sıradağları; Avrupa'nın güneydoğu bölgesine verilen isim. Bulgaristan, Yunanistan, Yugoslavya, Arnavutluk ve Romanya'yı içerir.
BALKAR (E) : Kafkasya'da yaşayan Kıpkaç'ların bir kolu.
BALKI (K/E) : Parıltı, ışık; Güzel parlak, süslü; Şimşek.
BALKIN (E) : Pırıldayan,parlak
BALKIR (E) : Şimşek.Parıltılı
BALKIZ (K) : Bal kadar tatlı kız; Şirin, tatlı, hoş. Belkıs adının örfte söylenişi.
BANGU (E) : Haykırış, bağırış. 2. Gökgürültüsü, yankı.
BANU (K) : Kadın, hanım, hatun, gelin, Prenses, Hanımefendi, Züheyla, güneş - Şarap, gülsuyu gibi şeylerin şişesi.
BARAK (E) : Oğuzların Bayat boyuna mensup bir oymak. Gaziantep, Kilis ve Nizip çevresinde yaşarlar. - Barak Han: Çağatay hükümdarı (1266-1271).
BARAN (K) : Yağmur, Tarla sürerken sabanın açtığı iz; Mevsim-i Baran, yağmur mevsimi.
BARAY (E) : Ezeli, öncesi olmayan, öncesiz.
BARBAROS (E) : Kırmızı sakal (İtalyanca). Baba-Oruç. Türk denizci kaptan-ı derya. Oruç Gazi'nin İtalyanlarca meşhur olan ismi. Kanuni döneminde yaşayan ünlü denizci. Barbaros Hayrettin olarak bilinmekte.
BARÇIN (K) : Bir tür ipekli kumaş.
BARIK (E) : Sivri tepeler arasındaki uçurum, yüksek kayalıklardaki çatlaklıklar; Yeşillik, çayırlık yer.
BARIM (E) : Varlık, servet, zenginlik.
BARIN (E) : Bütün, hep; Güç kuvvet; Göğüs; Moğol devrinde Orta Asya'da büyük beyliklerden biri.
BARIŞ (E) : Kavgasız, savaşsız yaşam, sulh.
BARİK (E) : Parıldayan; Nazik, dakik, ince, Fikr-i Barik İnce düşünce.
BARİKA (K) : Şimşek, yıldırım parıltısı.
BARKAN (K/E) : Çöllerde rüzgarın esme yönüne dikey doğrultuda oluşan ay biçimindeki küçük kumsal külle; Hareketli kumul.
BARKIN (E) : Yolculuk eden, yolcu gezgin.
BARLAS (E) : Kahraman, savaşçı.
BARTU (E) : En eski Türk kağanlarından biri.
BASİR E) : Göz; Görme; Allah'ın sıfatlarından, herşeyi gören ("Abd" takısı almadan kullanılmaz).
BASİRET (K) : Göz açıklığı, inceden inceye etraflı derin görüş; Ön görüş, seziş.
BASRİ (E) : Basralı, Basra şehrinde oturan. Hasan'ı Basri'ye izafeten kullanılmıştır.
BASRİYE (K) : bkz. Basri
BAŞAK (K) : Arpa, buğday, yulaf gibi bitkilerin tanelerini taşıyan başı; Sağlam, dayanıklı; Okun uç kısmındaki sivri demir.
BAŞAR (E) : Girişilen eylemi amaca uygun sonuçlandırmak; Başarılı ol, işi sonuçlandır.
BAŞAY (K/E) : Birinci, ilkay.
BAŞBUĞ (E) : Başkumandan, hükümdar. - Eski Türklerde orduya kumanda eden hükümdar veya komutanlar.
BAŞEĞMEZ (E) : Buyruk altına girmeyen, kişilikli.
BAŞİR (E) : Müjdeci; Güler yüzlü, mesut, mutlu. (bkz. Beşir).
BAŞKAYA (E) : Kayaların başı, güçlü, kuvvetli.
BAŞKURT (E) : Ural dağlan bölgesinde yaşayan ve Türklerin Kıpçak kolundan olan bir boy. Asıl ismi Başkırt'tır. Ural dağlannın güneyinde yerleşiktirler.
BAŞKUT (E) : Kutlu, talihli kimse.
BAŞOK (E) : Önde olan yiğit.
BAŞOL (E) : Başta ol, önder ol.
BAŞÖZ (E) : Önemli soydan gelen.
BATIGÜL (K) : Batı'da açan yetişen gül.
BATIHAN (E) : Güneşin battığı yön ve bu yöndeki ülkelerin hanı.
BATIR (E) : Yiğit, kahraman, bahadır.
BATTAL (E) : İşe yaramaz, cesaretli, büyük; Cesur, kahraman; Pek büyük; hantal; İşsiz. Battal Gazi: Emevilerin VII. yy. Bizans'a düzenledikleri sefer ve savaşlarda ün salmış komutanı.
BATU (E) : Üstün gelen, galip.
BATUHAN (E) : Altınordu devletinin kurucusu (1204-1255). Cengiz Han'ın torunu.
BATUR (E) : Savaşlarda yılmazlığıyla üstünlük kazanan kişi, Kahraman, yiğit, cesur, bahadır.
BATURALP (E) : Yiğitler yiğidi.
BAVER (E) : Tasdik, inanma. Sağlam, pek doğru.
BAYAR (E) : Ulu, yüce saygın, soylu; Ekilmemiş toprak.
BAYAZID (E) : bkz. Bayezid
BAYBARS (E) : Bahri Memlüklerin sultanı olup Kıpçak ülkesinde doğmuştur. Baybars (el-Melikü'l-Zahir Rüknettin). (1223 Şam - 1277). Eyyubi hanedanını ortadan kaldırıp Abbasi halifeliğinin yeniden kurulmasını sağladı.
BAYBAŞ (E) : Zengin, ileri gelen, saygın.
BAYBORA (E) : Fırtına.
BAYÇA (K/E) : Zengin, varlıklı.
BAYDAN (E) : Şımarık, gururlu, kendini beğenmiş.
BAYDAR (E) : Kırım yarımadasında Sivastopol şehrinin güneyinde tartada bir Türk köyü. Güzellik ve bereketiyle ünlüdür.
BAYDIR (E) : Güçlü, kuvvetli.
BAYDUR (E) : Güçlü, kuvvetli, cesur.
BAYER (E) : Zengin, varlıklı kimse.
BAYEZİT (E) : Yezit (Emeviler zamanında Müslümanlar arasında fitne çıkaran biri) olmayan.
BAYKAL : Deniz
BAYÜLKEN : Yüce insan
BEDİA : Beğenilen, taktir edilen yeni şey. Eşi az bulunur güzellikte
BEDİHE : Başlangıç - Güzel söz
BEDRİYE : Dolunayla ilgili - Ay kadar güzel
BEGÜM : Saygıdeğer kadın, hanımefendi - Hint prenseslerine verilen san
BEHÇET : Güzellik, sevinç, güleryüzlülük
BEHİCE : Şen, güleryüzlü
BEHİÇ : Şen, güzel, güleryüzlü
BEHİRE : Güzel, asil
BEHİYE : Güzel ve alımlı kadın
BEHLÜL : Fazla güzel ve hayırlı kimse
BELDE : Memleket,şehir,kasaba
BELEN : Bel, İki tepe arasındaki alçak kısım
BELGİN : Kesin, apaçık, Kesin ve eksiksiz belirlenen
BELİN : Şaşkınlık, hayret
BELİZ : İşaret,iz
BELKIS : Saba melikesi, Seba ülkesinin kraliçesi
BELMA : Sakin, yumuşak
BENAN : Parmak uçları
BENEK : Namuslu kadın,
BENGİ : Sonu olmayan , sonsuz, ebedi
BENGİSU : İçene ölümsüzlük verdiğine inanılan su
BENGÜ : Sonu olmayan, ebedi
BENGÜL : Ben gülüm - Üzerinde benekler olan gül
BENİZ : Yüz
BERAT : Birine nişan madalya veya herhangi bir ayrıcalık verildiğini bildiren belge
BEREKET : Bolluk,gürlük,ongunluk
BERFİN : Kardan gelen, kardan yapılma - Tertemiz, kar gibi beyaz
BERGÜZAR : Anılmak için verilen şey , andaç
BERİA : Olgunluk ve güzelliğiyle üstün olan sevgili
BERİL : Mücevher olarak da kullanılan bir tür maden, Zümrüt
BERK : Sert ,sıkı ,sağlam ,katı
BERKAY : Berk-ay
BERKE : Altınordu Hükümdarı
BERNA : Genç, yiğit, körpe,delikanlı
BERRA : Doğru sözlü, hayır işleyen
BERRAN : Keskin,kesici
BERRAK : Aydınlık, parlak - Duru, saf
BERRİN : Yüksek, yüce
BERŞAN : Bir peygamberin din ve kitabını kabul eden
BESİM : Güleç
BESİSU : Bitkilerin damarlarında dolaşan besleyici su
BESTE : Bir müzik eserini oluşturan ezgiler
BESTENİGAR : Türk müziğinde bileşik bir makam
BESTEGÜL : Gül demeti
BETİM : Kişi veya olayların genel özelliklerini gözde canlşandırma
BETÜL : Ayrı kök salmış fidan, Namuslu kadın, erkeğe yanaşmayan kadın - Hz.Meryem'in lakabı - Bakire
BEYHAN : İçindekini, aklındakini açıkça söyleyen
BEYZA : En beyaz, en ak, daha beyaz - Günahtan kaçınmış, Çok beyaz, lekesiz
BİLGE : Bilgili, bilgisini yararlı kullanan
BİHTER : Pek iyi, en iyi
BİKE : Evlenmemiş,çocuğu olmamış kadın.
BİLGE : Çok bilgili ve bilgisini yararlı kullanan kişi
BİLGİN : Herhangi bir konuda derin bilgisi olan.
BİLGÜN : Bil-gün
BİLHAN : Çok bilgili
BİLLUR : Parlak şeffaf taş, kristal, Pek duru , pürüzsüz
BİNGÜL : Bin gülün güzelliğinde
BİNNAZ : Çok nazlı
BİRCAN : Herksçe sevilen, candan
BİRİCİK : Tek ,birtane
BİRGÜL : Benzersiz gül
BİRKAN : Bir-kan
BİRSEN : Bir tek sen
BORA : Bir çeşit rüzgar, sert ve geçici yel
BORAN : Kısa süren fırtına
BUĞDAY : Buğdaygillerden öğütülerek un yapılan bitki
BUĞRA : İki hörgüçlü,iri deve
BUKET : Çiçek demeti
BULUT : Hava kürede asılıdurmdaki su damlacıkları kütlesi
BURAĞAN : Kısa süreli ,güçlü yel.
BURAK : Hz. Muhammed'in Kudüs'te Miraç'a çıkarken bindiği at benzeri binek
BURCU : Güzel koku, ıtır
BURÇAK : Baklagillerden bir bitki
BURÇİN : Dişi geyik, ahu, Dişi ördek
BURHAN : Kanıt
BURKHAN : Heykel,özellikle Buddha heykeli
BUSE : Öpmek, öpüşmek, öpücük
BÜKÜM : Bükme eylemi
BÜLENT : Yüce, yüksek, talihli, haykırma
BÜŞRA : Sevinçli, müjdeli haber, incil
|
|
|